Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sadece bir kurtarıcısı vardır ve o kişi de Mustafa Kemal ******'tür.
Türk Milleti, O'na olan şükran borcunu ise kendisine ulu bir mezar olan, Anıtkabir'i inşa ederek ödemek istemiştir.
Ve bu şekliyle Anıtkabir, adeta kurumsallaşmış ve kamusallaşmış bir simge olmuş, adeta Bayrak veya İstiklal Marşı'mız gibi bir teklik ve değişmezlik ilkesi üstüne bina edilmiştir.
Hal böyleyken, adeta O'na nazire yaparcasına ve ismi bile benzer olan bir "Anıtmezar"ın, hem de ikinci cumhuriyetin ve işgalin başlangıcının ve Kemalist Devrim'in kazanımlarının tersine çevrilme sürecinin temellerinin atıldığı dönemin lideri Adnan Menderes ve bu sürece adeta tüy diken Turgut Özal'ın naaşlarının hem de sembolik bir anlamla İstanbul'a (ABD'nin Yeni Osmanlı Projesi'nde sözde başkent yapılmaya çalışılan ilimiz) dikilmesi kabul edilemez.
Bu ülkede bir Anıtkabir olacaktır, O da; ******'ün Ankara'daki kabridir.
O halde yapılacak olan şudur:
Kemalist iktidar sürecimizde, İstanbul'daki "Anıtmezar" kanuni yoldan sökülecek, merhum Turgut Özal ve Adnan Menderes'in naaşları ise ya Devlet Mezarlığı'na nakledilecek veya böyle bir anıtmezar yapılmamak kaydı ile eğer isterlerse ailelerine verilecektir.
Bu bölge ise, ****** Koruluğu adıyla yeşillik bir alan olacaktır.
Bundan sonra da bu türden, hem de nazire yaparcasına bir kabrin inşaatına izin verilmeyecektir.
Tüm bunları da, çıkaracağımız kanunlarla yapacağız. Yani bizim her işimiz gibi bu konu da, kanuni yoldan halledilecektir.