Tayyip Erdoğan aslanlar gibi, İsrail Cumhurbaşkanı'nı fırçalıyor ama adam, dut yemiş bülbül gibi eyvallah ediyor.
Tayyip, günlerdir İsrail'e kükrüyor ama İsrail tık demiyor.
Ne kadar ilginç...
Oysa hatırlıyorum ki, Bülent Ecevit başbakanlığı sırasındaki yine İsrail'in standartlaşmış Filistin'li vurma operasyonlarından birinde akşam şöyle demişti kendini tutamayıp:
"İsrail, orada soykırım yapıyor" ve tabii ki diğer sitem ve protestolarını hem de iç kamuoyuna anlattı.
Daha bu sözün sabahında, İsrail müdahale etti ve akşama Ecevit, özür diledi.
Oysa burada, fırçayı atan Tayyip ve karşısında süklüm püklüm dinleyen Şimon Peres ve 1 saat sonra arayıp özür dileyen yine Peres...
Hay Allah, yine aklım karıştı. Acep bunun sırrı ne ola ki?
Sakın herşey ta başından beri bir tiyatro olmasın yani Olmert ile Tayyip'in Gazze saldırısı az öncesinde uzunca görüşmeleri.
Hemen akabinde İsrail'in Gazze'ye büyük bir tantanayla girmesi.
Tayyip'in bu saldırının daha ikinci gününde, hemen Arap dünyası liderleriyle arabulucu rolü ile geziye çıkıp görüşmesi (görüşmelerin randevusu, hazırlıkları, metinleri, ayarlamaları ne zaman olduysa artık?)
Sonra, İran ve Fransa ile beraber harekete yeltenen Mısır'a aba altından sopa gösterilip, etkisiz bırakılarak kendi halklarının bile gözlerinden düşürülmesi.
Tayyip'in hiç olmayacak bir mantıkla, İsrail'e dayılanması ve bunun Arap halklarına reklam edilmesi.
Hatta reklam sonucu olarak, Suriye ve Mısır'daki gösterilerde kendi hükümetlerine kızan halkın, Tayyip posterleri taşıması.
Ve son olarak bugünkü mizansen ve tiyatrolar...
Evet, çok mantıksız veya çok çok mantıklı ve mükemmel bir ABD projesi ile karşı karşıyayız.
Sakın olaki bu konu, Türkiye'nin ABD planları yönünde Yeni Osmanlı Projesi'ne ve burada alacağı görevlere ısındırılması çalışmaları olmasın.
Bu konuyu da, başka bir yazımda ele alacağım.
Ama şu, İstanbul'un finans merkezi olmasının neşeli ve müjdeci haberleriyle, İlber Ortaylı'nın Topkapı Sarayı Müzesi müdürü olması ve Murat Bardakçı'nın Osmanlı Hanedanı kalıntılarını bulup reklam etmesi çalışmaları da aynı zamana denk gelince, hay Allah...
Kafam yine karıştı.
Yoksa, ABD bizi federatif sisteme bir yumuşak geçiş için ikna mı etti de haberimiz olmadı?