MİLLİ BİRLİK HAREKETİ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

MİLLİ BİRLİK HAREKETİ

Korku ve baskıyla gündem saptırılarak ülkemizin gerçek sorunlarının gözardı edilmesine gözyummadan milli birlik ve beraberlik içinde vatanına, milletine, dini ve milli değerlerine, cumhuriyetine korkmadan sahip çıkmak isteyen onurlu TÜRK insanının sesidir
 
AnasayfaKapıLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 HANGİSİ DOĞRU?

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
ALASLAN
Developer
Developer
ALASLAN


Mesaj Sayısı : 22
Kayıt tarihi : 25/01/09
Nerden : İstanbul

HANGİSİ DOĞRU? Empty
MesajKonu: HANGİSİ DOĞRU?   HANGİSİ DOĞRU? Icon_minitimePaz Ocak 25, 2009 6:38 pm

Türkiye siyasal arenasında bugünkü rakamlarla, 61 adet yasal siyasi parti bulunmakta. Bir de buna kurulmak üzere veya alt yapı hazırlıkları devam edenleri kaba bir tahminle ekleyecek olsak, sayı çok rahat 80'lere ve belki de 100'lere tırmanabilir.

İyi ama, bu kadar yapılanma arasından doğruyu bulup nasıl çıkaracağız veya bu kadar farklı yapılanmaya gerek var mıydı?

Öncelikle şunu söylemek isterim ki, evet, bu kadar farklı ve hatta daha da yeni yapılanmalara ihtiyaç vardır. Çünkü ortada, açlığı çekilen ve ihtiyacı milletin derin köklerinde hissedilen bir olgu bulunmakta.
O da şudur:
Türkiye ve Türk Milleti yanlısı, dış büyük güçlerin tercümanı olmayan ve sorunlara net, somut teşhisler koyup, kıyısından köşesinden kimseyi ürkütmeyeyim mantığını içinde barındırmadan, bu sorunlara tedavi, özgün ve orjinal tedavi yöntemleri sunan bir siyasal yapılanma...

İşte bu ortaya çıkana ve kendini anlatabilene kadar, yukarıdaki sayının artmasına hiç şaşmamak gerek.

Nerede yeni bir siyasal oluşum hazırlığı olsa, insanlar duyabildiği oranda oraya ve oradaki sözcüleri anlayıp dinleyebilmek için koşup gidiyorlar. Bu ise gayet doğal ve normal bir durumdur.
Ancak bu yeni olduğunu deklare edip, sözümona yeni bir adla, yeni bir yapılanmaya gitmiş siyasi yapının eşiğinden geçtikten sonra, içerideki temaslarınız sonucu şunu hissediyorsunuz:

Bu yapı, hiç de özgün veya orjinal şeyler söylemiyor ki...
Kimi yapılar, iktidar partisinin izlediği yolun bir benzerini size sunuyor (bir nevi, onu göreve getirenlere, ben daha iyi yaparım mesajını verir gibi...)
Kimi yapılar ise, ana muhalefet veya onun bir altındaki partinin bir şubesi veya sözcüsüymüş gibi bir tavır içine giriyorlar.

Bunlar da nasıl anlaşılıyor, şöyle ki:
Söylemlere, sorunlara konulan teşhislere ve sunulan tedavi yollarına baktığınızda hiçbir şekilde bir ayrıcalık, evet işte budur diyebileceğiniz bir ruh hali veya inanç yansıtamamaktalar...
Gayet genel geçer ve yuvarlak söylemler, herkesin ama herkesin altına imza atabileceği türden yaklaşımlar ki bu yaklaşımlar da zaten, iktidar veya ana muhalefet tarafından uygulanagelen bir şekilde olmakta.
O halde, oraya giden kişinin kafasında şu oluşuyor:
"Madem ki aynı türden yaklaşımlar sergileniyor, o zaman benim anladığım şudur: Siz, az olsun bizim olsun anlayışındasınız. Kusura bakmayın ama ben bu politikaya prim verseydim orjinallerine veya daha büyük oluşumlara yönelir, burada enerjimi kaybetmezdim. Haydi bana eyvallah..."

İşte bu yaklaşım ki söyleyen açısından gayet haklı bir durumdur, yeni yapılanmaların da bir avuç insanla kalmasından ve ağzının suyu aka aka iktidar veya ana muhalefet partisine bakmasından başka bir sonuç doğurmuyor.

Bu veriler ışığında, yukarıdaki soruyu yanıtlayabiliriz, "Hangisi Doğru?"
Doğru olan, şu özellikleri, siyasi söylemlerinde ve duruşlarında yansıtabilen ve buna gerçekten inanandır:

Türkiye'nin ve Türk Milleti'nin, bugün için yaşadığı ve içinde boğuştuğu sorunlar nelerdir?
Bunu masaya yatırıp, net bir şekilde madde madde ortaya koyabilen ama bunu yaparken de hiçbir şekilde acaba o ne der, şu ne der veya şu büyük güç bize neyler vehimine kapılmadan cevabını verebilen.

Akşama kadar, 40 kadar televizyon kanalının akşam sekiz haberleri ile bir o kadar büyük gazetenin ön yüzlerinden pompalanan yanlış ve büyük dış güçlerin politikalarının uzantısı yayınların etkisinde kalmadan karar alıp, bunları söyleyebilen.

Söylenmesi ve savunulması gereken bir konunun veya bir duruşun, o günün genel kamuoyundaki geçerlilik düzeyine bakmadan doğruları sürekli dillendirebilen ve doğrunun er ya da geç günyüzüne çıkacağı umudunu hiç kaybetmeyip, inancı sarsılmayan.

Kutsal bir dava gibi savunduğu ve her duruşu ve söylemiyle onu yansıtabildiği bir parti programına sahip olabilen.

Parti bayrağına baktığınızda, savunduğu davayı hiç bilmeseniz bile bundan izler taşıyan ve o programı size bir şekille özetleyebilen bir parti.

Liderine baktığınızda, aklınızda hiçbir soru işareti barındırmayacak kadar net bir iç ve dış görünüme sahip ve bu davayı iktidara taşıyabilecek kaabiliyeti görebildiğiniz biri tarafından yönetilen bir parti.

Ve kurulu bulunan 61 adet partinin her birinden farklı olduğuna inandırabilen ve yeni bir partiyim diye ortaya çıkmasının tamamen haklı argümanlara dayandırdığına inandığınız bir parti...

İŞTE, BU PARTİ DOĞRUDUR...
GİDİN ve MÜHÜRÜNÜZÜ ALTINA BASIN...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Admin
Admin
Admin


Mesaj Sayısı : 15
Kayıt tarihi : 23/01/09

HANGİSİ DOĞRU? Empty
MesajKonu: PAYLAŞIMLARINIZ İÇİN   HANGİSİ DOĞRU? Icon_minitimePaz Ocak 25, 2009 11:55 pm

Bu değerli paylaşımlarınız için teşekkür ediyoruz.Aramıza hoşgeldiniz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://millibirlik.hareketforum.com
Misafir
Misafir




HANGİSİ DOĞRU? Empty
MesajKonu: Geri: HANGİSİ DOĞRU?   HANGİSİ DOĞRU? Icon_minitimePtsi Şub. 02, 2009 6:54 pm

Bütün güç halktadır. Halk uyanırsa milli birlik duygusu, milli dayanışmada uyanır. Örneğin Kurtuluş savaşı gibi...


Şu geçirdiğimiz zorlu dönemde halk uyutuluyor. Sleep
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




HANGİSİ DOĞRU? Empty
MesajKonu: ****** diyor ki;   HANGİSİ DOĞRU? Icon_minitimeÇarş. Şub. 04, 2009 9:49 pm

Benim Kararım

Baylar, ben bu kararların hiçbirini yerinde bulmadım. Çünkü bu kararların dayandığı bütün kanıtlar ve mantıklar çürüktü, temelsizdi. Gerçekte, içinde bulunduğumuz o günlerde, Osmanlı Devleti'nin temelleri çökmüş, ömrü tükenmişti. Osmanlı ülkeleri bütün bütüne parçalanmıştı. Ortada bir avuç Türkün barındığı bir ata yurdu kalmıştı. Son sorun, bunun da paylaşılmasını sağlamak için uğraşılmaktan başka bir şey değildi. Osmanlı Devleti, onun bağımsızlığı, padişah, halife, hükümet, bunların hepsi anlamını yitirmiş birtakım anlamsız sözlerdi.

Neyin ve kimin dokunulmazlığı için kimden ve ne gibi yardım istemek düşünülüyordu?

Öyleyse sağlam ve gerçek karar ne olabilirdi?

Baylar, bu durum karşısında bir tek karar vardı. O da ulus egemenliğine dayanan, tam bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak.

İşte, daha İstanbul'dan çıkmadan önce düşündüğümüz ve Samsun'da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulamaya başladığımız karar, bu karar olmuştur.

Alıntı:NUTUK
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
HANGİSİ DOĞRU?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
MİLLİ BİRLİK HAREKETİ :: İlk kategoriniz :: MİLLİ BİRLİK HAREKETİ-
Buraya geçin: