MİLLİ BİRLİK HAREKETİ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

MİLLİ BİRLİK HAREKETİ

Korku ve baskıyla gündem saptırılarak ülkemizin gerçek sorunlarının gözardı edilmesine gözyummadan milli birlik ve beraberlik içinde vatanına, milletine, dini ve milli değerlerine, cumhuriyetine korkmadan sahip çıkmak isteyen onurlu TÜRK insanının sesidir
 
AnasayfaKapıLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 AB SÜRECİNDE KAMU YÖNETİMİ VE YERELLEŞME

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
serdar33
forum assubayı
forum assubayı



Mesaj Sayısı : 199
Kayıt tarihi : 13/02/09

AB SÜRECİNDE KAMU YÖNETİMİ VE YERELLEŞME Empty
MesajKonu: AB SÜRECİNDE KAMU YÖNETİMİ VE YERELLEŞME   AB SÜRECİNDE KAMU YÖNETİMİ VE YERELLEŞME Icon_minitimeC.tesi Şub. 14, 2009 11:39 pm

HAMZA BAHADIR ESER DİLEK MEMİŞOĞLU

Süleyman Demirel Üniversitesi Süleyman Demirel Üniversitesi

İİBF Kamu Yönetimi Bölümü Arş. Gör. İİBF Kamu Yönetimi Bölümü Arş. Gör





Günümüzde yerelleşme kamu yönetiminin temel meselelerinden birisidir. Özellikle ülkemizin Avrupa Birliği’ne girme yönündeki çabaları ve dünyada küreselleşme ile yaşanan yönetim anlayışındaki değişiklikler sonucu yerel yönetimlerin güçlendirilmesi öncelikli konular arasına girmiştir.

Bu yazıda öncelikle küreselleşme süreci klasik kamu yönetimi anlayışında yaşanan değişikliklere ve bu değişikliklerin hayata geçirilmesinde temel araç olan yerelleşme ilkesine kısaca değinilecektir. Daha sonra AB politikaları ile yerelleşme kavramı arasındaki bağ incelenerek Türk kamu yönetiminde yerelleşmenin tesisine yönelik ortaya konan yapısal değişiklikler kısaca incelenmeye çalışılacaktır.



Küreselleşme,Yönetim Anlayışının Değişimi ve Yerelleşme

Yirminci Yüzyılın sonlarına doğru bilgi ve iletişim teknolojilerinde büyük gelişmeler olmuştur. Bu gelişmeler sonucu küreselleşme süreci büyük bir ivme kazanarak ulus devlet aleyhine gelişmeler doğurmuştur. Öyle ki ulusal politikaların belirlenmesinde ulus devletin rolü büyük ölçüde uluslar üstü kuruluşlar, bölgesel birlikler ve yerel yönetimlerce paylaşılmıştır. Bu süreç ulus devlet ve egemenlik kavramının yeniden tanımlandığı, yerelleşmenin önem kazandığı yeni bir siyasal ve kültürel yapının hayata geçirilmesine zemin oluşturmuştur.(Ökmen,2005:547) Bu yeni siyasal zeminde demokrasi anlayışı da değişime uğramıştır. Bu süreçte klasik sanayi toplumunun siyasal düzeni olan parlamenter –temsili demokrasi, yerel birim ve kuruluşların katılımı ile yerini katılımcı, çoğulcu demokrasiye bırakmaya başlamıştır. Böylelikle sanayi toplumunun katı merkeziyetçi yapıları,(Ökmen ve Baştan:2004:212-213) ademi merkezileşmeyi ve yerelleşmeyi referans alan yapılanmalar haline dönüşmektedir.

Yeni sağ, yeni kamu işletmeciliği ve yönetişim yaklaşımlarının şekillendirdiği kamu yönetimi anlayışı, yönetim sisteminin sorunlarını çözmek için devletin küçültülmesini, sınırlanmasını, yetkilerin ve karar alma mekanizmalarının merkezden yerele ve sivil topluma aktarılmasını savunmaktadır. “Minimal devlet” veya “Küçük ama etkin devlet” felsefesi doğrultusunda merkezi idarenin yetki ve görevleri, ilke ve strateji belirleme ve politika oluşturma ile sınırlanmaktadır. Bunun dışındaki görev ve yetkilerin yerel yönetimlere bırakılması suretiyle yerel yönetimlerin güçlendirilmesi amaçlanmaktadır. Bu bağlamda yeni kamu işletmeciliği ve yönetişim modelleri öne çıkmaktadır.

YKİ anlayışının temelini oluşturan yeni sağ ideolojinin temel tezlerinden biri, devletin belli başlı ekonomik faaliyetlerden elini çekerek küçülmesi ve toplum hayatına daha az karışarak insanlara daha fazla seçim ve özgürlük alanı tanıması gerektiğidir. Serbest piyasa mekanizması içinde kaynaklar daha verimli alanlarda kullanılacağından ekonomik gelişme de en iyi bu şekilde gerçekleştirilecektir. Devletin küçülmesi ile birlikte, geleneksel kamu yönetimi anlayışı terkedilerek, ekonomik etkinlik odaklı olan özel sektör işletmeciliği benimsenmektedir. Bu açılardan YKİ anlayışının yeni sağ ideolojiden beslendiğini söylemek yanlış olmaz. (Bayraktar, 2003: 564-565; Bilgiç, 2003: 31; Ömürgönülşen, 2003: 26)

Geleneksel yönetim anlayışına tepki ve alternatif olarak YKİ anlayışı, 1980’lerden itibaren ekonomik, sosyal ve idari yapıyı yönlendirmiş ve dönüşüme uğratmıştır. Geleneksel yönetim anlayışının, kuralcı, şekilci, hiyerarşik, merkeziyetçi yapısını eleştiren YKİ anlayışı, bu yapının yerine devletin toplumdaki rolünü, hükümet, bürokrasi ve vatandaşlar arasındaki ilişkileri yeniden düzenleyen yeni bir paradigma öngörmektedir. Bu noktada nicel olarak küçük fakat nitel olarak etkin ve verimli bir devlet ve hizmetlerde etkinlik, verimlilik, yönetişim, yönetime katılma, yönetimde açıklık, esneklik, pazar ekonomisi gibi amaçlar taşımaktadır. (Bilgiç,2003:27)

Diğer bir ifadeyle, YKİ anlayışı, devletçi, bürokratik, zorlayıcı, tekdüze, merkeziyetçi ve hiyerarşik özellikler taşıyan kamu sektörünü; piyasa eğilimli, daha az bürokratik, esnek, ademi-idari merkeziyetçi, girişimci ve yenilikçi gibi nitelikleri olan kamu işletmeciliği anlayışı paralelinde ele almaktadır. (Ömürgönülşen, 2003: 17)

1990’larla birlikte yeni bir model olarak yönetişim devletin ekonomik ve toplumsal alanlarda değişen rolü ile birlikte önem kazanmıştır. Yönetişim modelinde hizmet sunumu süreçlerine kamu sektörünün yanında özel sektör ve hükümet dışı kuruluşlar da dahil edilerek devlete düzenleyici-koordinatör görevi verilmektedir.(Güzelsarı,2004:120-121)

Yönetişim modelinin temel özelliği, değişimi hızlandırıcı, müşteri (vatandaş ) odaklı, piyasayı temel veri tabanı kabul eden, çıktıya odaklanan ve toplumun sahiplendiği diğer bir ifade ile yerelin katıldığı yerinden yönetim uygulamaların öne çıkarılmasıdır. Yönetişim modeli uygulamaları yerel, ulusal ve küresel ölçeklerde karşımıza çıkmaktadır.(Alabıyık,2003:227)

Geleneksel yönetim anlayışında var olan dikey hiyerarşik örgütlenme modeli yönetşim ile yatay hiyerarşik örgütlenmeye dönüşmüştür. Bu dönüşümle yerel yönetimler etkin bir karar alma ve uygulama birimi haline gelmekte, bu durum yerelleşme ilkesinin hayata geçirilmesine olanak sağlamaktadır.

Yukarda değinilen yeni yönetim tarzlarının işlevsel hale gelebilmesi ancak yerelleşme olgusunun hayata geçirilebilmesi ile mümkün olacaktır. Günümüzde kamu yönetimi alanında yapılan her reform belli bir oranda yerelleşme olgusunu da içinde barındırmaktadır. Yetkilerin tek merkezde toplandığı, karar alma konusunda yegane söz sahibinin merkez olduğu bir sistemde, kamunun hızlı, kaliteli ve verimli hizmet sunma amacı gerçekleşmemekte, bu durum ise reforma başlı başına bir neden oluşturmaktadır.

En basit ifade ile yerelleşme merkezde toplanmış olan yetki ve sorumlulukların yerel yönetimlere aktarılmasıdır. Yerelleşme yerel demokratik aktörleri aktif hale getirme suretiyle siyasal katılım düzeyinin artırılması ve yerelde ekonomik kalkınmanın sağlanmasıdır. (Zibel,2004:187)

Yerel otoritelerin yetki, kaynak ve personel imkanları açısından güçlendirilerek merkezi idari organlarına karşı daha dengeli bir pozisyona taşınmalarını, sivil toplum kuruluşlarının yerel düzeyde etkinliklerinin artırılmasını, mahalli yayın organlarının desteklenmesi, yerel girişimcilerin teşvik edilmesini, yerel yönetimlere halkın daha etkin olarak katılımını ve yerel yönetim birimlerinin güçlendirilerek uluslar arası kuruluşlarla daha fazla işbirliği içine girmelerini yerelleşme başlığı altında toplamak mümkündür.(Parlak,2005:7)

Yerelleşme ilkesi ile kamusal mal ve hizmetlerin yerel yönetimler tarafından üretilmesi, ülke genelinde verimlilik, üretkenlik ve ekonomikliğin sağlanması hedeflenmektedir.(Rodoplu,2006:5) Ayrıca yerelleşme ile birtakım yetkilerin merkezden yerele aktarılması suretiyle, bir yandan merkezin yükü hafifletilmekte, diğer yandan da hizmet sunumunda kalite, hız, etkinlik ve etkililik sağlanabilmektedir. Merkezi hiyerarşik yapıların desantralizasyonu ile yetki devri ve esneklik sağlama, kamu hizmetlerinde etkililiği artırma, hesap verilebilirliği sağlama ve hizmet üretiminde demokratik katılımı sağlamak amaçlanmaktadır. (Türköne, 2005: 472; DPT, 2000:13) Bu noktada önemli olan, yetki ve sorumlulukların devriyle birlikte, yerele kaynak yaratma imkanının sağlanmasıdır. Mali yönden merkeze bağlı bir yerelleşmede özerklikten söz edilemezken, etkin bir yerelleşmeye de ulaşılamaz. (Saran, 2004: 179; DPT, 2001: 17)

Sonuç olarak yerelleşme merkezi hükümetin etkin biçimde yerine getiremediği düşünülen hizmetlerin yerel yönetimlere devredilmesini (Çevik,2004:113), yetkinin kamusal ihtiyaca cevap verebilecek en yakın yönetim birimi tarafından kullanılmasını ifade etmektedir.(Özer,2005:357)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
serdar33
forum assubayı
forum assubayı



Mesaj Sayısı : 199
Kayıt tarihi : 13/02/09

AB SÜRECİNDE KAMU YÖNETİMİ VE YERELLEŞME Empty
MesajKonu: Geri: AB SÜRECİNDE KAMU YÖNETİMİ VE YERELLEŞME   AB SÜRECİNDE KAMU YÖNETİMİ VE YERELLEŞME Icon_minitimeC.tesi Şub. 14, 2009 11:40 pm

Türk Kamu Yönetiminde AB İle Uyum Sağlamaya İlişkin Atılan Adımlar ve Yerelleşme Olgusu

Yerelleşme olgusu Avrupa Birliği içinde hızla yükselen bir olgudur. Merkezi örgütlenme tarzından, halka açık ve katılımı esas alan demokratik anlayışa geçiş Avrupa’da adem-i merkeziyetçi yönetim anlayışını güçlendirmiştir. (http://www.ibb.gov.tr/trTR/AvrupaBirligi/ABninYerelPolitikalari.htm ) Avrupa Birliği günümüzde gerek yasal gerekse kurumsal olarak yerelleşmeyi ön planda tutan politikalara ağırlık vermektedir. Bu bağlamda yerellik ilkesi 1951 yılında imzalanan ve günümüz Avrupa Topluluğu’nun kurucusu Antlaşması olan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu Antlaşması’nın 95.maddesinde yer almış ve günümüze değin bu ilkenin yerleştirilmesine ilişkin çalışmalar devam etmiştir. Bu anlayışa paralel olarak 1972 Spinelli Raporu’nda, 1985 Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartnamesi’nde, 1987 Avrupa tek Senedi’nde, 1992 Maastricht Antlaşması’nda, 1994 Avrupa Parlamentosu Yerel Yönetimler Konferansında yerellik ve buna bağlı olarak yerel demokrasi kavramları Avrupa Birliği’nin temel ilkeleri arasında sayılmıştır.(Bekir,2005:10;Özcan,2002:646-647)

Avrupa Birliği’nde yerelleşme faaliyetlerine yönelik girişimlerin temel aldığı olgu subsidiarite diğer bir ifade ile hizmette yerellik olgusudur. (Bekir,2005:11) Bu ilke birlik içinde sunulacak hizmetlerin hizmetten yararlananlara en yakın olan yönetim birimi tarafından verilmesini ifade etmektedir. Hizmet sunumunda halka yakınlık ve farklı yönetim düzeyleri arasında yetki bölüşümü esası üzerinden hareket eden yerellik ilkesi yetkinin verilmesi gereken kamusal hizmete en yakın yönetsel organ tarafından kullanılmasını ifade etmektedir.(Gül, Özgür,2004:167)

Subsidiarite ilkesi 1 Ekim 1985’te Strazbourg’da imzaya açılan ve nitelik olarak bir Avrupa Konseyi sözleşmesi şeklinde düzenlenen Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nda (AYYÖŞ) yerel özerklik kapsamı adını taşıyan 4. maddede, “Kamu yükümlülükleri genelde ve tercihen yurttaşlara en yakın olan yerel yönetimler tarafından uygulanacaktır” ifadesi ile yer almaktadır. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nda subsidiarite sözleşmeye taraf ülkelerin kendi iç hukuk mevzuatlarına dahil etmeyi taahhüt ettikleri genel bir yönetim standardını oluşturmaktaydı.(Bekir,2005:12) AYYÖŞ yerel yönetimler için siyasi, iktisadi ve idari özerkliği sağlamaya yönelik düzenlemeler getirmiştir. Şart genel olarak yerel ve bölgesel demokrasiye ilişkin yasal yardımlar, güç paylaşımı, yerel ve bölgesel mali sistemlerin planlanmasında yasal ve teknik destek sağlanması ile personel ve seçilmişlerin yetiştirilmesi gibi konuları içermektedir.(Esen,2006:50)

Türkiye AYYÖŞ’nı 3723 sayılı yasa ile onaylamış ve 1992 tarihli bir Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe koymuştur. Bununla birlikte Türkiye şartı kabul ederken bir takım çekinceler koymuştur. Bunlar kısaca, yerel yönetimlere verilen devlet yardımlarının bir denetleme ve kısıtlama aracı olarak kullanılmaması, yerel yönetimlere kaynak dağıtımı konusunda bu yönetimler danışılması gibi akçal, yerel yönetimlerin kendi iç örgüt yapılarını kendilerinin belirlemesi, karar alma ve planlama süreçlerine katılmaları ve seçimle iş başına gelen yöneticilerin görevleri ile bağdaşmayan işlerin ne olduğu konuların yasayla belirlenmesine ilişkin yönetsel konulara ilişkindir.(Keleş,2000:55)

Ayrıca vesayet denetimine ancak denetimin uygulanması halinde ortaya çıkacak yararla orantılı olması halinde izin verilmesi, yerel yönetimlerin yurt dışında ve yurt içinde dernek üyesi olma ve diğer yerel yönetimlerle işbirliği yapmasına olanak tanıyan maddeye ve bu yönetimlerinin kendilerine anayasa ve yasalarla tanınan hakları koruyabilmek için yargı yolunu açan maddelere çekince konulmuştur.(Keleş,2000:55)

Türk kamu yönetiminde AB ile uyum süreci ve yönetsel reform çabaları yerelleşme ilkesinin tesis edilmesinde diğer önemli adımları oluşturmaktadır. Bu doğrultuda Türk kamu yönetiminde bir takım reform çalışmaları yapılmıştır. 1980’lerle birlikte reformların itici gücünü uluslar arası finans kuruluşlarının yanında Avrupa Birliği oluşturmaya başlamıştır. Bu dönemde Kamu Yönetimi Araştırması (KAYA) yerelleşmeye yönelik somut bir adım olarak gösterilebilir. 1990’lı yıllarda devletin küçültülerek yerel yönetimlerin güçlendirilmesinde başat aktör Avrupa Birliği olmuştur.(Gül,Özgür,2004:190-191) Günümüzde Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı (KYTKT) ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu, 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu ve 5393 sayılı Belediye Kanunundan oluşan yerel yönetimler reformu bu değişime yönelik en yeni ve somut çabanın ürünüdür.

KAYA projesi kısaca, kamu hizmeti sunan merkezi yönetimin merkez ve taşra örgütü ile yerel yönetimleri etkili, süratli, ekonomik, verimli ve nitelikli hizmet sunar hale getirmeyi, kamu yönetimini çağdaş koşullara uyumlu hale getirmeyi ve kamu yönetiminin işleyişine ilişkin var olan aksaklıkları gidermeyi hedeflemektedir. Proje 1980 sonrası devleti,n küçültülmesine ilişkin siyasaların uygulanabilirliğini araştırmayı temel ilke edinmiştir.(TODAİ,1991:4-6) Bu projeyi Avrupa Birliği’ne uyum açısından önemli kılan nokta, böyle kapsamlı bir projede “Avrupa Topluluklarına katılma kararı almış Türkiye’nin Topluluklara yönetsel uyum alanında yapması gerekli hazırlıkları saptamak” amacının güdülerek Avrupa Topluluklarına Yönetsel Uyum Araştırma Grubu oluşturulması ve Türk kamu yönetiminin Topluluğa uyumunu sağlamaya yönelik çalışmalar yapmasıdır.

5227 sayılı KYTK tasarısında ve bu tasarıyla organik bir bütün oluşturmaya yönelik çıkarılan 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu, 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu ve 5393 sayılı Belediye Kanunlarında da Avrupa Birliği’ne uyum sürecine yönelik adımlar atılmıştır. Özellikle tasarı metninde yer alan “Küreselleşme sürecinin de bir parçası olarak görülebilecek olan bu bölgesel entegrasyon çabası, piyasa ve demokratik değerler üzerine kurulu bir birliktelik ve yönetim anlayışını yansıtmaktadır. Demokratikleşme ve gelişmiş bir piyasa düzeni kurma, ekonomik gelişmenin nimetlerini adil bir şekilde paylaşma hedefleri ile de uyum içinde olan AB’ye tam üyelik sürecinde, yönetim yapımızın çağdaş standartlara kavuşturulması bir gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır.” ifadelerinden anlaşılacağı üzere tasarının amacı kapsamlı bir şekilde uzun vadeye yayılmış bir bakış açısı ile merkezi ve mahalli idare kuruluşlarında iyi yönetişim ilkelerini uygulamaya koymaktır. Tasarı yönetim anlayışında yaşanan değişiklikleri ekonomi-yönetim teorilerinde ortaya çıkan değişimlere, özel sektörün rekabetçi yapısına ve toplumsal demokratik taleplerin giderek daha çok dil getirilmesine olanak tanıyan sivil toplumun gelişmesine bağlamıştır. (http://www.belgenet.com/yasa/kamu-05.html )

Tasarı ve yerel yönetimlere ilişkin çıkarılan kanunlar ile toplumsal taleplere duyarlı, katılımcılığın ön planda tutulduğu, hedefleri belli, şeffaf, hesap verebilen, küçük ve etkin bir kamu yönetimini hedeflemektedir. Gerek tasarı gerekse kanunlarda merkezi yönetimin rolünün yeniden tanımlanarak yerelleşme, sivilleşme ve özelleştirmeye yönelik yeni bir yapılanma öngörülmektedir.



Sonuç

Küreselleşme süreci ile birçok alanda olduğu üzere kamu yönetimi alanında da bir değişim süreci yaşanmıştır. Bu bağlamda geleneksel katı merkezci yönetim anlayışına alternatif olarak kamu işletmeciliği ve yönetişim modelleri ortaya atılmıştır. Bu yönetim modelleri yeni sağ ideolojiden diğer bir ifade ile neo- libereal politikalardan beslenmektedirler. Bu modellerin temel vurguları devletin küçültülerek düzenleyici rolünü üstlenmesi ve merkezden yerele güç ve yetki aktarımıdır. Bu noktada yerelleşme ilkesi ön plana çıkmaktadır. Bu ilke ile hizmete en yakın olan yönetsel birimin o hizmeti vermesi hedeflenmekte, böylelikle yerel demokrasinin işlevsel hale gelmesi, hizmette etkinlik ve verimliliğin sağlanması öngörülmektedir.

Ayrıca Avrupa Birliği açısından da yerelleşme olgusu önem arz etmektedir. Avrupa Birliği ulus üstü bir örgütlenmedir. Fakat Avrupa Birliğini oluşturan ulus devletlerin yetkilerinin bir bölümünün bu üst örgütlenmeye aktarılması gerek ulus devletlerde gerekse yerel örgütlenmelerde bir takım hoşnutsuzluklar yaratmıştır. Bu gerilimin aşılmasında yerelleşme önemli bir role haizdir. Ülkemizde Avrupa Birliği ile uyum sürecinde yapılan yönetsel reformlar yerellik ilkesinin hayata geçirilmesine ilişkin önemli adımları teşkil etmektedir. Son söz olarak yerelleşme günümüzde yerel boyutta siyasal katılımın artırılması, demokrasinin tabana yayılması ve bunun doğal sonucu olarak karar alma süreçlerine yerelin eklemlenmesi ile etkin ve verimli bir yönetim modelinin oluşturulmasında önemli bir olgudur.





Kaynaklar

Alabıyık Hamit, “Yönetimden Yönetişime: Yönetişim, Kentsel Yönetişim ve Uygulamaları ile Yönetişimde Ölçülebilirlik Üzerine Açıklamalar”, Yerel ve Kentsel Politikalar, Ed:M. Akif Çukurçayır, Ayşe Tekel, Çizgi Kitabevi, Konya 2003.

Bayraktar Gonca., “Yeni Sağ Düşüncesinin Kamu Yönetimindeki Yansıması Olarak Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı” Türkiye’de Kamu Yönetimi, Burhan Aykaç, Şenol Durgun ve Hüseyin Yayman (der.), Yargı Yayınevi, Ankara 2003

Bilgiç Veysel., “Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı”, Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar, Asım Balcı, Ahmet. Nohutçu, Namık K. Öztürk ve Bekir Coşkun (der.), Seçkin Yayınevi, Ankara 2003.

Çevik Hasan Hüseyin, Türkiye’de Kamu Yönetimi Sorunları, Seçkin Kitabevi, Ankara 2004.

DPT, Kamu Yönetiminin İyileştirilmesi ve Yeniden Yapılandırılması Özel İhtisas Komisyonu Raporu, DPT, Ankara, 2000.

DPT, Kamu Yönetimi Reformu: Genel Eğilimler ve Ülke Deneyimleri, DPT, Ankara, 2001.

Esen Adem,”Yerel yönetimler Özerklik Şartı Çerçevesinde Ülkemizde Yerel yönetimler”, Yerel Siyaset, sayı 5 Mayıs 2006, İstanbul 2006.

Gül Hüseyin, Özgür Hüseyin, “Ademi Merkeziyetçilik ve Merkezi Yönetim –Yerel Yönetim İlişkileri”, Çağdaş Kamu Yönetimi II, Nobel Yayınları, Ankara 2004.

Güzelsarı Selime, “Kamu Yönetimi Disiplininde Yeni Kamu İşletmeciliği ve Yönetişim Yaklaşımları”, Kamu Yönetimi Gelişimi ve güncel Sorunları, Ed:M.Kemal Öktem, Uğur Ömürgönülşen, İmaj Yayınevi, Ankara 2004.

Kamu Yönetimi Araştırması Genel Rapor, Türkiye Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü Yayınları No:238, Ankara 1991.

Keleş Ruşen, Yerinden Yönetim ve Siyaset, Cem Yayınevi, İstanbul 2000.

Muhammet Kösecik, Yerel Yönetimler Üzerine Güncel Yazılar-1, Nobel Yayınları, Ankara 2005.

Ökmen Mustafa, “Küreselleşme Sürecinde Yerelleşme Eğilimleri ve Yerel Yönetimler”, Ed. Hüseyin Özgür-Muhammet Kösecik, Yerel Yönetimler Üzerine Güncel Yazılar-1, Nobel Yayınları, Ankara 2005

Ökmen Mustafa ve Baştan Serhat, “Küreselleşme –Yerelleşme Dinamikleri ve Bir Yönetim Faktörü Olarak Yerel Yönetimler”, Yerel Yönetimler Kongresi Bildiriler Kitabı, 3-4 Aralık 2004, Biga –Çanakkale.

Ömürgönülşen Uğur, “Kamu Sektörünün Yönetimi Sorununa Yeni Bir Yaklaşım: Yeni Kamu İşletmeciliği”, Çağdaş Kamu Yönetimi I, Muhittin Acar ve Hüseyin Özgür (der.), Nobel Yayın Dağıtım, Ankara 2003.

Özcan Mehmet, “Subsidiarite İlkesinin Avrupa Birliği’nde Uygulanması ve Yerel Yönetimler Bağlamında Türkiye’de Uygulanabilirliği Üzerine Bir Değerlendirme”, Yerel Yönetimler Sempozyumu Bildirileri Kitabı, TODAİ 2002.

Özer M. Akif, Yeni Kamu Yönetimi Teoriden Uygulamaya, Platin Yayınları, Anara 2005.

Rodoplu Gültekin, “Küreselleşme ve Yerelleşme”,Yerel Siyaset, sayı 5 Mayıs 2006, İstanbul 2006.

Parlak Bekir, “Küresel Gelişmeler ve Avrupa Birliği Uygulamaları Ekseninde Yerelleşme”, Teoriden Pratiğe Kamu Yönetimi, Ed: Talat Arslan, Aktüel Yayınevi, İstanbul 2005.

Saran Ulvi., Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma, Atlas Yayınları, Ankara, 2004.

Türköne Mümtaz’er, Siyaset, Lotus Yayınları, Ankara, 2005.

Zibel Ertan, “Küreselleşme ve Yerel Yönetimler”, Yerel Yönetimler Kongresi Bildiriler Kitabı, 3-4 Aralık 2004, Biga –Çanakkale.

http://www.ibb.gov.tr/tr-TR/AvrupaBirligi/ABninYerelPolitikalari.htm

0http://www.belgenet.com/yasa/kamu-05.html
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
AB SÜRECİNDE KAMU YÖNETİMİ VE YERELLEŞME
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» YEREL YÖNETİMLERDE TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ ANLAYIŞI

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
MİLLİ BİRLİK HAREKETİ :: İlk kategoriniz :: KENTSEL YAŞAM-YEREL YÖNETİMLER-
Buraya geçin: