Ulus-devletlerin konumundaki değişiklikler küreselleşmeyle birlikte başlamış değildir. Fakat bu dönemde ulus-devletlerin eskiden beri kullandığı bir çok yetkinin kendisinin dışında bazı birimlerce kullanıldığı veya kullanılmak istendiği görülmektedir. Ulus-devletlerin yetkilerini kullanan birimler de aynı şekilde küreselleşmeyle ortaya çıkan birimler olmasalar da; bunların fonksiyonlarının bu süreçte arttığı görülmektedir. Ulusal ölçekte çatışan ve çoğu zaman yarışan yönetim araçlarının oluşturduğu karmaşık bir sistemde tek seviye olan merkezi politikalar, daha fazla çok merkezli yerelin de etkin birer aktör olduğu karmaşık bir duruma gelmektedir. Ulus-devletlerin bazı yetkilerini yerel yönetim kuruluşları ve bunların içindeki yerel etnik guruplar kullanmaktadır. Bu açıdan bakıldığında küreselleşme sürecinde yerelleşmeye ve yerel yönetim kuruluşlarını görev ve sorumluluk alanlarının artmasına çok olumlu ve olumsuz bakan görüşler vardır. Yerelleşmeyi demokrasinin bir gereği olarak katılımcılığın, çoğulculuğun, yerelliğin, şeffaflığın ve siyasetin tabana yayılması biçiminde görenler olduğu gibi, küresel sermaye güçlerince ulus-devleti zayıflatmak için yerelleşmenin bir araç olduğunu savunan görüşler de vardır. Merkezi hükümetin altındaki yönetimler, faaliyetlerinin gittikçe ulusal sınırların dışına taşmasıyla ve uluslarüstü kurumların yaratılmasıyla, ulus-devletin tekelinde olan kendileri ile ilgili işlerdeki yetkilerini kullanmaya başlamışlardır.
Küresel sermaye serbest bir şekilde hareket etmek, karını yükseltmek ve kendi güvenliği için sınırları içersinde kural koyma egemenliğine sahip ulus devletleri kendine engel görmektedir. Bu nedenle küresel sermaye ulus-devletlerin yerine karşısında daha alt bir birim ve daha güçsüz bir muhatap olarak yerel yönetimleri görmek istemektedir. Küresel sermaye kendi çıkarlarıyla ilgili yapılacak pazarlıklarda karşısında ulus-devlet yerine yerel birimlerin olmasını tercih etmektedir. Bir yandan uluslarüstü kimlikler oluşurken ulusal kimlikler aşındırılmakta, diğer yandan alt kültür kimlikleri ulusal kültürün önüne geçirilmektedir. Dünya çapında azınlıkları korumaya yönelik politikalara bu açıdan bakıldığında yerelleşme adına ulus-devletler bünyesinde azınlık haklarının körüklenmesi, ulus devletleri zayıflatma siyasetinin bir parçası olarak karşımıza çıkmaktadır. 1990’lı yıllarda demokrasinin de diğer öğeler yanında ulus-devleti parçalayıcı süreçlere katılması, etnik-dini kimliklerin bölgesel özerkli taleplerin çok zaman şiddet eylemleriyle karışık ortaya çıkması, bölgeselleşme süreçleriyle at başı gitmektedir. Yerel kimlik arayışları, merkezi hükümetlerin yetki ve görevlerinin zayıflaması ve yerel politikaların gelişmesi gibi nedenlerle küreselleşme sürecindeki gelişmeler ulus-devletin konumunu değiştirmektedir.
Ulus-devletin zayıflaması ve güçsüzleşmesi karşısında verilen iki tür tepkiden söz edilebilir. Ulus-devletin hem üstüne çıkılmakta hem de yerel birimlerce altı oyulmaktadır. Ulusal ekonomi ve kültürlerin hakim olduğu bir dönemde ulus-devletlerin karşısındaki yeni dönemin iki yüzü olarak küreselleşme ve yerelleşme çıkmaktadır. Küreselleşme sürecinde görülen ulusal devletin küçültülmesindeki en etkili araçlardan birinin ulusal sınırlar içersindeki yerel ve özerk yapılanmaların uluslarüstü kuruluşlara eklemlenmeye götürülmesidir. Küreselleşmenin yerel yönetimlere yansıması, yerel yönetimlerin ulus-devletleri by-pass ederek uluslarüstü organizasyonlara eklemlenmesi sürecinin ortaya çıktığı söylenebilir. Bu süreçte yerel yönetimler sadece ulusal sınırlar içersinde organizasyonlarla değil, uluslararası yerel yönetim organizasyonlarıyla yakın bir işbirliği içersine girmektedir. Küreselleşme toplumun ulus-devletle özdeşleşmesini daha sorunlu bir sürece sokarken, ulusal ve yerel arasındaki mevcut bağlantıları eskisinden çok daha fazla ciddiye almaya zorlamaktadır. Zaman zaman yerel çıkarların ulusal çıkarların önüne geçip, ulusal çıkarlarla bir çatışma içersine girdiği görülmektedir.
Merkezi yönetimler sahip oldukları geleneksel egemenliklerinin büyük bir kısmını kaybettikleri gibi başkentlerdeki politikacıların da olayları etkileme yetenekleri her geçen gün biraz daha azalmaktadır. Merkezi yönetimler ve onların yöneticileri toplumlarında saygınlıklarını yitirmelerinin yanında, elindeki yetkileri giderek azaldıklarından ve merkez/yerel çıkar çatışmalarından kaynaklanan nedenlerle söyledikleri de eskisi gibi vatandaşları tarafından önemsenmemektedir. Ekonomik ve sosyal bakımdan tam gelişmemiş ülkeler açısından küreselleşme sürecine bakıldığında, yerelleşme adına göze çarpan durumun merkezi yönetimler için hiç de iç açıcı olmadığı görülmektedir. Bu devletler küreselleşme sürecinde piyasa güçlerinden başka, vatandaşlarının ve onların yerel, dini, bölgesel ve küresel çevrelerdeki kurum ve hareketlerin, demokrasi mücadelesi nedeniyle; merkezi düzeydeki bir çok kontrol ve karar alma mekanizmalarını kaybetmektedirler.
SONUÇ
Küreselleşme, ulusal, bölgesel ve yerel düzeyde; ekonomik, siyasal ve sosyal yapının sınırlar ötesi bir hareketlilikle tüm ülkelerin birbirlerini etkileme sürecidir. Bu süreçte sınırların ve ulusal kimliklerin çözüldüğü, sosyal yaşamın daha bağımlı hale geldiği, dünyanın ekonomik bütünleşmeye gittiği, toplumların benzeşmeye başladığı ve küresel kültürün ortaya çıkmasına karşın aynı zamanda yerelliğin daha çok ifade edilip tanımlandığı görülmektedir. Bir başka bakışla küreselleşme; dünyanın küçülmesi, ulusallığın anlamını yitirmesi, dünyanın tek bir mekan olarak algılanıp, uluslararası sermayenin dünyayı ele geçirme süreci olarak da tanımlanabilir. Küreselleşme, sınırlar üstü bir etkiye sahip olduğundan; egemenlik alanı coğrafi sınırlara bağlı olan ulus-devletler açısından görevlerinin tanımlanması açısından yeni bir durum ortaya koymaktadır. Küresel aktörlerin çoğalıp çeşitlenmesi, ulus-devletlerin egemenlik alanına girmesine ortam hazırlamış ve merkezi hükümetlerin rollerini zayıflatmıştır. Bu süreçteki gelişmeler merkezi yönetimler eski konumlarını devam ettirmelerini zora sokmaktadır.
Ulus-devletler, bir yandan bütünleşmeye doğru giden uluslararası oluşumlarla, küresel değerler kazanırken; diğer yandan yerel faktörlerle ellerindeki bir takım yetkilerinin alındığı bir sürecin içersinde bulunmaktadır. Ulus-devletler elindeki bazı yetkileri ve karar alma süreçlerini ülkede var olan bölgesel/yerel yönetimlerle paylaşmak zorunda kalmışlardır. Ulus-devletlerin yürütecekleri politikalar sadece ülke başkentlerinde alınan kararlar doğrultusunda olduğu geleneksel yönetim politikaları yerini; içinde merkezi yönetim ve yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının, özel sektörün ve vatandaşlarının bulunduğu çok aktörlü bir süreci beraberinde getirmiştir.
KAYNAKÇA
AKTAN Coşkun Can; “Küreselleşmenin Tarihsel Gelişimi”,
http://www.canaktan.org/yeni-trendler/küresellesme/tarihsel.htm, 24-3-2006.
BOZKURT Veysel, Küreselleşmenin İnsani Yüzü, Alfa Yayınları, İstanbul, 2000.
EROĞUL Cem, “Ulus Devlet ve Küreselleşme”, Emperyalizmin Yeni Masalı
Küreselleşme”, Güldikeni Yayınları, 4.Baskı, Ankara, 1999.
FALK Richard, Yırtıcı Küreselleşme, Çev. Ali Aksu, Küre Yayınları, İstanbul, 2001.
FRIEDMAN Thomas,Küreselleşmenin Geleceği, Çev. Elif SAYAR, Boyner
Holding Yayınları, İstanbul; 2000.
GIDDENS Antony, Elimizden Kaçıp Giden Dünya, Çeviri Osman AKINHAY, Alfa
Basın Yayım, İstanbul, 1999.
HALL Stuart, “Yerel ve Kültürel: Küreselleşme ve Etniklik”, Kültür Küreselleşme
ve Dünya Sistemi, Der.: Anthony D. King, Çev. Gülcan Seçkin, Ümit Hüsrev Yolsal, Bilim ve Sanat Yayınları, Ankara, 1998.
IŞIKLI Alpaslan, Konferans”, Yerel Yönetimler ve Küreselleşme, Türk Belediyeler
Birliği Derneği-Konrad Adenauer Vakfı Yayını,Ankara, 2001.
KARAMAN Zerrin Toprak, Kent Yönetimi ve Politikası, Anadolu Matbaacılık, 4.
Baskı, İzmir, 1998.
KARAMAN Zerrin Toprak, “Küreselleşmede Yönetimin Etkisi”, Türk İdare
DergisiYıl67, Sayı 409, Aralık-1995, Ankara.
KEYMAN E. Fuat, Küreselleşme, Devlet, Kimlik/Farklılık: Uluslar arası İlişkiler
Kuramını Yeniden Düşünmek, Alfa Yayınları, İstanbul, 2000.
THUROW Lester C., Kapitalizmin Geleceği, Çevirenler Serpil DEMİRTAŞ ve Nebil
İLSEVEN, Sabah Kitapları, İstanbul, 1997.
TUTAR, Hasan Küreselleşme Sürecinde İşletme Yönetimi, Hayat Yayıncılık,
İstanbul, 2000.
GIDDENS, a.g.e., s.21.